Yer : İran Kültür Merkezi
G.O.P- Ankara
1995 Yılı
NOT: Konuşmalar bandın tam metinidir ve konuşan kişinin cümleleri olduğu gibi korunarak aktarılmıştır. Röportaj içerisinde devrik cümleler ve imla hataları konuşma seyrinden kaynaklanmaktadır ve düzeltilmemiştir.
HAKAN BENLİ : Sn. Zekariya TERZEMİ Bey, siz İran İslam Cumhuriyeti’nin Kültür Müsteşarı olarak Ankara’da ülkenizi temsil ediyorsunuz. Bize İran’ daki kültür ve sanattan ve gelişiminden bahsedebilir misiniz ?
ZEKERİYA TERZEMİ : Zaten İran büyük sanatsal bir ülkedir. Uzun bir sanat tarihine de sahiptir. İslam’dan önce hem Sasaniler, Hehamenişiler, Eşkaniler ve Medler devirlerinden de büyük eserler kalır. Perspolis’te ve İran’ın başka yerlerinde siz bu eserleri görebilirsiniz. En önemli sanat İran‘da, İslam tarihinden sonra ortaya çıkıyor ve o çeşitli konularda; hem mimarlık bakımından hem ressamlık bakımından hem musiki bakımından. Mimarlık bakımından İran’ın en önemli devirleri hem Moğollar ve Sefeviler devridir.Ve İran’ın en büyük sanat ve mimarlık bakımından merkezleri İsfahan’dır , Tebriz’dir ,Kirvan’dır ve orda büyük camilerde mozaik sanatı en yüksek seviyededir. Bu mozaik sanatı binaların dışında , ama içinde de büyük ressamlar, bu devirde bilhassa Moğollar, İlhanlar zamanında minyatür sanatı en büyük sanattır. Ki, büyük eserlerini de, edebiyat eserlerini de hikayelerde yani hikaye formunda kalıptır.O hikayeler minyatür olarak resim edilmiştir, gösterilmiştir. Böyle bir şey. Bir küçük örneği bu ki ,duyduğuma göre Türkiye’nin kütüphanelerinde yüz yirmi bin kadar el yazma kitapları var. sanat sözü yok.Bir milyondan fazla tarihi kitap var.El yazma kitapları yüz yirmi bin kadardır .
HAKAN BENLİ : rakam olarak bilemiyorum.
ZEKERİYA TERZEMİ : Ben duyduğumu söylüyorum ama kesinde konuşmak istemiyorum yarısı Türkçe’dir ve yarısı Farsça ve Arapça’dır.Bu Farsça ve Arapça’da bu yüz yirmi bin kitabın yarısı yani altmış bini Farsça’dır bunun % 40’ı Farsça dır. Kalanı Arapça’dır. Ve yalnızca Türkiye’de eğer kırk bin ,elli bin Fars dili ve edebiyatı elyazması olsa bakın bu sanat bu ülkede ne kadar geniş ve yayılmış şekilde ve tarihsel önemlidir. Mimarlık İran’da hem kendi bir kimliği var.Söylediğim gibi İran mimarlığı ve başka yerlerden tepki almıştır.Mesela Hicaz, Orta Asya da ,Hindistan’dan böyle bir tepkiler var. Ona göre ,bu İran mimarlık sanatları birçok çeşitli okullarda bölünmüş.Ben kendim şahsen kendim şahsen araştırma yaptım ve esasen şu ki kendim radyo televizyoncuyum ve İran mimarlığına ve tarihine yirmi dört bölüm hazırlanır.İran televizyonunda Türkiye televizyonları da yayınlar inşallah. Bu mimarlık hakkında. Minyatürlük hakkında da ; esasen İran minyatür sanatının merkezidir.Ve şimdide büyük minyatür işler tarih bakımından çağdaş minyatüristler bu sanatı eski zaman dan beri geleceğe taşıyorlar.Eğer bizim o sergide dikkat etseydiniz (1994 yazında Kızılay – Ankara - Zafer Sanat Merkezi’ nde İranlı ressamların açmış olduğu resim sergisinden bahsediyor.) orda bir Fesçiyan adında minyatürist Şehnameyi resimlemiş.
HAKAN BENLİ : Gördüm.
ZEKERİYA TERZEMİ : Bu uluslararası sergilerde gösteriliyor, büyük, zengin para bakımından, büyük tabloları icad edip Avrupa ve Amerika ‘da dünya halkına sergiliyor.
HAKAN BENLİ : Zaten oralara geleceğiz, onunla ilgili bir soru vardı.
ZEKERİYA TERZEMİ : Ben size musiki hakkında bilgiler vereyim sonra ikinci soruya geçelim.
HAKAN BENLİ : Buyrun,
ZEKERİYA TERZEMİ : İslam’dan sonrada İslam’dan öncede zaten İran musikinin kaynağıdır.İslam’dan önceki mani, bir peygambermiş ve onun kitabın da, İslam’dan önceki din Zerdüş’ün kartları var. Ve orda soyutlar diye şarkılar varmış ve bu şarkılardan beri musiki İran da ortaya konulmaktadır.Araplarda İranlılardan almıştır.Sonra bu şiir vezni var. Efali aruzi derler,vezinli şiir.Türkiye’de biraz unutuldu, eskiden sizin büyük şairleriniz bu vezinli şiirden söylemişler . Mehmet Akif’in şiirleri ve başka şairlerin şiirleri hep vezinlidir. Bu veznin içinde musikilerin tam şeydir…
HAKAN BENLİ : Ahengidir, aleterasyon…
ZEKERİYA TERZEMİ : Evet öyledir,dediğiniz gibidir bu.Ve eğer musiki makamlarına Türkiye ‘de bakarsanız tam İran’a benziyor.Bu da gösteriyor ki , İran ‘da ne kadar, musiki tarihi bakımından önemlidir ve şimdiye kadar devam etmektedir. Ama bu geçen altmış yetmiş yılın içinde İran’ da maalesef musiki ,özellikle musiki, batı müziği tesiri altında kalmıştır. Pop müziği özellikle İran İslam devriminden önce bu klasik musikisini ortadan kaldırıyordu. İran İslam devriminden sonra yeni bir feza ortaya çıktı. Ve o ki, batı tesiri pop müziği ve ilmi musiki, batıda iki musiki var. Bir klasik musiki var bir de pop müziği var. Siz ne söylüyorsunuz ona?
HAKAN BENLİ: Biz de pop müziği diyoruz.
ZEKERİYA TERZEMİ : İran bunları ortadan kaldırdı ve İran eski tarihi ve klasik musikisini canlandırdı. Ve şimdi İran’da müzisyenler , İran da büyük eserler ortaya koyuyorlar ve İran’ın asıl musikisi klasik ve halk musikiden şimdi her gün gelişiyor ve büyük klasik müzisyenler ortaya çıkıyor. Bu da musiki bakımından…
HAKAN BENLİ: Başka bahsetmek istediğiniz sanatlar var mı, örneğin sinema ?
ZEKERİYA TERZEMİ : Evet… İran’da devrimden beri,zaten biliyorsunuz sinema sanatını altıncı sanat olarak söylüyorlar, ve bu dünyada sinema sanatına önem veriliyor. Hem musiki hem ressamlık, bu şeyde, sinema da birbirine toplanıyor. Yeni bir sanat çıkıyor. İran da İslam devriminden sonra bu sanata çok önem verir ve her sene altmışa yakın sinema filmi üretiliyor. Ve bunun ciheti bu ki , sinema filmleri dünya festivallerine katılıp ve ödül alıyorlar. Hem Ankara festivalinde hem İstanbul festivalinde bu yıl geçen aylarda bir İran sinema sanatçısının filmi katıldı ve çok ,eğer siz basına dikkat etseydiniz , ne çok bahsedildi ve önem verildi.’’ Zeytin Ağaçlarının Altında’’ adlı bir film Oscar ödülüne namzet oldu. Ve gösteriyor ki İran da sinema sanatı o kadar gelişmiştir.
HAKAN BENLİ : Peki Hat sanatı hakkında ne söyleyeceksiniz ?
ZEKERİYA TERZEMİ : Hat konusunda hemen size söyleyebilirim. Yeni teknoloji ortaya çıktığından ,önce ben bir şey izah edeyim ; İslam kültürü ve medeniyeti bu Orta Asya ve Müslüman ülkelerine geldikten sonra bu Hat, İslami Hat,kendisi bir sanata dönüştü ve Süls, Rika, Kufi, Nesih, Nestani bu hatlar gelişti ve ortaya çıktı. Ve bunda İranlıların en önemli ve büyük rolü olmuştur. İran ‘ ın kendi Hat sanatı Nesih’ten sonra Nestani hattıdır. Yeni Nesih ile tabiri katıp yeni bir sanatsal hat ortaya koydular. Çok güzel sanatsal bir hattır. Ve siz ki, Reyhani hattı Türkiye ‘ de görebilirsiniz.
HAKAN BENLİ : İran ‘ a özgü bir sanat ortaya çıktı…
ZEKERİYA TERZEMİ : Bunun mesneti İran’ a aittir. Nesk Araplara aittir ama Araplardan da bahsederken bunu yine Türkler yazdı bu hattı. Sizde böyle bir atasözü de var; Kuran Medine’de nazır oldu ama İstanbul’ da yazıldı, duydunuz mu ?
HAKAN BENLİ : Evet, duydum…
ZEKERİYA TERZEMİ : Türkiye’ de de güzel hattalar var. Burada güzel Nesk yazarlarmış. Ama özellikle Nestani hattı İran’ a bağlıdır. O da güzel bir sanatsal hattır.
HAKAN BENLİ : Bu Nestali geçen gün gördüğüm eserdi.
ZEKERİYA TERZEMİ : Evet, öyle bir hattır ve bu hattın en büyük ustaları İran’ a gelmişler çalışmak , gelişmek düşüncesiyle .Bu geçen yüzyıl içinde teknoloji bu hat sanatını da çok etkiledi ve insanlar daktiloyla yazdığından Hat’ ta fazla önem vermiyordu, ona göre kompütür geldi ve benzerleri… Toplumda da bu hat ortadan kaldırıldı. İran İslam devriminden sonra bu sanata da çok önem verildi ve yazarlar kurulu ortaya koyuldu. Ve şimdi İran ‘ da on bir bin hat ustası vardır. Şehirlerde, okullarda bu hat sanatını öğretiyorlar. Böyle bir gelişme gösterdi.
HAKAN BENLİ : Şu an da iki konuyu birden işlemiş olduk. Peki şeriatin sanata baskısı yada etkisi oldu mu ?
ZEKERİYA TERZEMİ : Ben bu konuyu tarihi bakımın dan işaret attım . Burada bir, ben musikiye dokunmak istiyorum. İran’da bir şeriatçı bir hükümet olduğundan sanıyorlar ki İran sanatı falan dünyada ortadan kaldırdı. Ama ben size bir örnek göstereceğim, mesela , hatta ressamlık , şeraitle pek ilgisi olmayan ama din alimlerinin çeşitli çeşitli düşünceleri var. İran da bu konuda da mütabakat gibi çok büyük bir gelişme oldu yani , bu fikrin karşısında olanlara rağmen büyük gelişmeler oldu. Siz hiç bir tavır görmezsiniz ki bu musiki tavrını bastırabilsin , bizim ülkede basıldı. Ben size göstereceğim , burada olacaktı yoksa getireceğim. Bir tavrın , musiki tarihinin tavrı aynı musiki tarihinin hocaları kimdi , kim değildi. Musiki bakından, ressamlık bakımından aynıdır hatta tıp bakımından. Şimdi bu tarihi hem yazıyorlar bu dizi kitapları da basıyorlar ve okullarda bunları öğretiyorlar ki , İran’ın kendi sanat tarihi şimdi okullarda üniversitelerde veriliyor.
HAKAN BENLİ: İran’ da bu tür güzel sanatları, okullarda ders olarak verilmesinin haricinde, hattatlık veya musiki öğreten özel kursların faaliyeti var mı ?
ZEKERİYA TERZEMİ : Şimdi İran şehirlerinde özel musiki okulları var eski zamandan çok fazla ressamlık var ve özellikle çok da şaşırtıcı bir şey hanımlar var , erkekler yok ve her yıl Kültür Bakanlığı hanımlara ait sergilerde açıyor. Büyük eserler de ortaya koyuyorlar. Hanımlar bu işle ilgili. Dört ay öncede Sahlefur adında bir hanım Hacettepe Üniversitesinde minyatür sergisi açtı. Siz gidip görmediniz sanırım.
HAKAN BENLİ: Maalesef
ZEKERİYA TERZEMİ : Basında , Milli Gazete ‘de çıktı. Orda birkaç gün sergi oldu. Onun resimlerini de size verebiliriz.
HAKAN BENLİ: İran’da hangi sanatların gelişmesi ve desteklenmesi taraftarısınız ?
ZEKERİYA TERZEMİ : Zaten sanat bir Allah vergisidir. Ben hiç birine karşı çıkmam. İnsanın ruhuna uygun olan bir şeydir. Ama insanda bir sınırlı yetenek var. Mesela ben musikiden hoşlanırım. Musiki olmasa olmaz. Bu insanın hayatına bağlıdır. Bugün hem musiki hem sinema çok önemli bir sanattır. Ama kendim başka bir merakım vardır, Ona da bir değineyim ; at konusunda aşağı yukarı bir bilgim var. İran’da da sanat bakımından at güzel bir hayvandır. Sanatsal bir hayvandır bilirsiniz, resimde filan değil de atın resmini çekerler... İran ‘ da Tahran ‘ da , çok büyük at grupları var. Hem erkekler hem kadınlar faydalanırlar. Bende eşlik ederim..
HAKAN BENLİ : Sadece musiki ve sinemaya değindiniz,
ZEKERİYA TERZEMİ : Biz şiirden hiç bahsetmedik.
HAKAN BENLİ : Evet haklısınız, şiir de büyük bir sanattır.
ZEKERİYA TERZEMİ : İran büyük bir şiir dünyasıdır, yani siz bu gün Türkiye’de şiir tarihine baksanız,şiir kaynağı Türkiye’de divan edebiyatıdır. Mevlana, Hafız ,Sadi, Nizami, Hayam Firdevsi İran edebiyatında dünya çapında en büyük eserleri üretmişlerdir. Onun için bizim sizin fark etmez. Türkiye ve divan edebiyatında eserlerden, nezireler halk onulmuştur. Mesela Fuzuli, Nedim’den taklit edip bir çok çok Şahnameler tercüme olmuştur. Hayam ne kadar meşhur burada. Şimdi de bu şair İran’ da eskisi gibi güçlü ve güzel, çağdaş forma gelmiştir. Modern forma gelmiştir. Modern şiir ve eski tarz şiir aynı seviyede ilerliyor ve önem veriliyor. Türkiye ‘ de eski klasik şiire o kadar önem verilmiyor.
HAKAN BENLİ : Peki şiire destek verildi mi ? Bahsettik zaten, hattatlıktan bahsettik, Hulki’ den bahsettik. Bunlara destek veriliyor
ZEKERİYA TERZEMİ : Her birisi bu sebeplerden kendi yerinde, kendi seviyesinde insanlar ne isterlerse onlara cazip olan bir şey her insana sanat bakımından oraya geldiği doğrudur. Çalışıyorlar , bu imkanlar var şimdi.
HAKAN BENLİ : Öncesinde böyle bir şey söz konusu muydu yani devrimden önce ?
ZEKERİYA TERZEMİ : İran önce batı sanatının tesiri altında yani genç nesil , genç insanlar çok o tarafa gidiyorlar ve milli sanatlar unutulmuştur. Bu devrimden beri önem verildi. Ve şimdi bu gençler milli musikiye yöneldiler. Milli şeylerin tümü ressamlık, hattatlık bu konuda yalnız bizim sinemamızda şey değil , yani fikir sahibidir. Bir felsefi, psikolojik, sosyolojik farklılıkları ortaya koyup ve sanat yolu ile bunları çözmeye çalışıyorlar
HAKAN BENLİ: Peki başka desteklediğiniz veya gelişmesine , gelişmesi için çalıştığınız sanatlar var mı ? Başka tür sanatlar mesela , heykelden bahsedelim.
ZEKERİYA TERZEMİ : Var , mesela şöyle bir Abdgune diyorlar, cam sanatı, bir şeyler sanat halkediyorlar. Şişe işlemesi, cam ile işliyorlar. Ondan sonra siz gördünüz bunu, hakankari özel bir sanattır. İran ‘ da Şiraz’ da yapılır. Görürsünüz bu işlemeler kemikten, bakırdan , bronzdan ve özel bir malzemeden üretilir. Ben büyük bir konuya da değineyim; bu öyle büyük bir sahadır ki, İran’ın en büyük sanatıdır; halı sanatı …
HAKAN BENLİ : Haklısınız, bununla ilgili soruyu hazır yeri gelmişken soralım o halde İran’da halı sanatı ne durumda… zamanımızı da aşıyoruz ama…
ZEKERİYA TERZEMİ : Bunun İran ‘ da en önemli yeri Tebriz ‘ de Tebirz Halısı, Keşan Halısı ve Kirman Halısı çeşitli yerlerde dünyanın pazarlarını karşılıyor. Bunlar şimdi sanatsal forma taşındı. Şimdi portreler, tablolar, manzaralar ince çok güzel durumda , vaziyette üretiyorlar.
HAKAN BENLİ : Bu konuda söylemek istediğiniz bir şey var mı ?
ZEKERİYA TERZEMİ : Şimdi hatırlamıyorum. Zamanımız çok azaldı. Bu da başka zamana kalsa… Başka bir randevumu daha var sizden hemen sonra
HAKAN BENLİ : Ben fazla uzun olmadan bir soru daha sorayım . Siz burada Türkiye ‘ de ya da dünyada diyelim, dünya sanat ve kültür platformunda İran’ı tanıtmak için ne gibi kültürel çalışmalar yapıyorsunuz ? Ne gibi etkinlikleriniz var ?
ZEKERİYA TERZEMİ : Söylediğim gibi Türkiye ve İran’ ın çok geniş kültürel varlıkları var. Ve şimdi de eğer hükümetlerin , biraz aşağı yukarı , siyasi bakımından biraz şey olsa, yakınlaşmaları fark etseler ve kültürel bağ olsa , hiç şey olmaz, eskitmez..
Türkiye ‘ de en az altı yedi üniversitede Fars dili ve edebiyatı öğretiliyor. Ve doktora seviyesinden veriliyor. Bu gösteriyor ki , bu iki ülke edebiyat ve sanat bakımından bağlıdır. Bundan dolayı bizim İran kültür Merkezi Türkiye’ye çok önem kazanıyor ve bizim görevimizi çok ağırlaştırıyor ve yoğunlaştırıyor. Biz burada her on beş günde bir sanat bülteni basıyor ve basımevlerine ve gerekli yerlere göndeririz. İkincisi, bir üç aylık dergimiz var Aşina adında. Ortak kültür araştırma peşinde böyle bir üç aylık dergidir. Türkiye alimlerinin, yazarların ve sanatçıların faaliyetlerini ve çabalarını İran sanatçılarına gösteriyoruz.Ve İrandakilerini ise Türklere …
Üçüncüsü radyo ve televizyonumuz var. İran radyo ve televizyonlarını buraya getiriyoruz. Türkiye’nin kültürsel ve ilmi faaliyetlerini İran’a getiriyoruz ve İran’ dan, sonra teşvik ederiz, buraya gelsinler…
HAKAN BENLİ : Sergi ve bunun gibi etkinlikler gibi mi ?
Zekeriya TERZEMİ : Hem sanat , kültür bakımından söylediğim gibi birkaç ay önce minyatür sergisi açtık. İnşallah gelecek aylarda İran filmleri haftası ile Türkiye ‘ de olacağız. İran bu gün Türki Farsi şairleri kongresi konusu yapılacaktır. Hatta dini fikir konuları bakımından da burada bir yaklaşma konumu var İran ‘ dan . Burada bir seminer kuracağız ve burada sayın Mehmet Nuri Yılmaz ( yn : dönemin Diyanet İşleri Başkanı ) katılacaktır. Ve başka dini alimler katılacaktır. Yani biz her sahada faaliyetler yapıyoruz burada.
Hakan BENLİ : Biz bunu Türkiye dışına taşıralım mesela, kültür olarak birbirimize çok yakınız.Çeşitli alanlarda birbirimizi çok yakından tanıyoruz. Zaten malum komşuyuz. Biz bu tanıtma işini bir başka ülkede, hiç İran’ ı tanımayan bir Amerika ‘ da, bir İtalya’ da bir Fransa ‘ da yapalım. Ne tür çalışmalar yapılıyor mesela böyle ?
Zekeriya TERZEMİ : Maalesef şimdiye kadar böyle bir işbirliği yok ama biz bu işbirliğine hem Orta Asya’ da hem Batı ülkelerinde beraber yapabiliriz. İran bu işe hazırdır.
Hakan BENLİ : O taraflarda pek fazla bir etkinlik söz konusu olmuyor herhalde…
Zekeriya TERZEMİ : Olmuyor , evet …
Hakan BENLİ : Peki efendim, başka söylemek istediğiniz bir şey var mı ? Yoksa , bir soru daha var …
Zekeriya TERZEMİ : Başka , hem Türkiye hem İran halkına bu kültürel ilişkilerinin, sanat ilişkilerinin devamını diliyorum. Ve inşallah git gide genişleyecek ve bizim eski müşterek kültürümüz aynı kültürdür. Yine de iki halka tanıtıyoruz. Aşağı yukarı yakınlaşmalar, anlamamazlıklar ortadan kaldırılacak inşallah..
Hakan BENLİ : Peki efendim, son soruya geçiyorum.
Zekeriya TERZEMİ : Buyrun…
Hakan BENLİ : İslam’ın sanata bakışını nasıl değerlendiriyorsunuz ?
Zekeriya TERZEMİ : Bunu ben size , bir kitap verdim ,
Hakan BENLİ : Evet…
Zekeriya TERZEMİ : Bizim dini rehberimiz Hz. Ayetullah Humeyni sanat görüşlerini burada toplamış. Ve bu kitap burada, Türkiye ‘ de basılmıştır. Bunu okursanız ve benim bakışlarımdan ve görüşlerimden çok daha faydalı bir şey olacaktır.
Hakan BENLİ : Yine de birkaç kelimelik bir şeyler söyleyebilir misiniz ?
Zekeriya TERZEMİ : Esasen İslam sanata çok önem verir ve bunu sebebi İslam’ ın kitabı Kuran , sanatsal bir eserdir. Ve Kuran söylüyor ki , ve Kuran vehni azalar zamanında , biliyorsunuz ki, en büyük sanat şiir sanatıdır. Ve Kuran, nazıl olan sanatın öyle bir sanatsal eser olmalıdır ki, tam bu şairlerin karşısında dayanıklı, fücri bir eser olsun. Oldu da… Ve kendisi söylüyor ki, eğer siz başarırsanız , bu Kuran ayetleri, mısraları sizde söyleyin… Ve siz de söyleyemezsiniz el edebi bakımından… Kuran’ ın hem kendisi değil kimliği, esasen sanatı kimliktir. O da oldu ki zati Allah, zati güzeldir. Güzelliği sever ve İslam bu kimliği ile sanata bakıyor. Ve İslam tarihinde de sanat en yüksek seviyededir. Ve gösteriliyor ki İslam’ ın görüşü sanata ne kadar önem vermektedir.
Hakan BENLİ : Teşekkür ederim.