|
| Son birkaç aydır yazılı ve görsel basında dilerden düşmeyen ve aynı zamanda hayatımızda da çok önemli bir yer edinmeye başlayan ekonomik kriz ve etkileri ilçemizde de çok yoğun olarak hissedilmekte |
|
Son birkaç aydır yazılı ve görsel basında dilerden düşmeyen ve aynı zamanda hayatımızda da çok önemli bir yer edinmeye başlayan ekonomik kriz ve etkileri ilçemizde de çok yoğun olarak hissedilmekte.
Kimi zaman teğet geçecek ya da zaten içindeydik denen ekonomik kriz medyada bu kadar yer edinmeden en az bir yıl önce zaten ilçemizde kendini belirgin bir şekilde hissettiriyordu.
Her şeyden önce ilçemizin ekonomik yapısı ülkemizin ekonomik yapısından bağımsız bir makro- ekonomik yapıya sahip. Bu şu demek Kulu, oldukça zayıf sanayileşmesi ve ekonomik anlamda neredeyse tamamen dışarıya – İsveç,Avusturya vb. - bağlı olması nedeniyle kendine has bir özelliğe sahip.
Kulu’ nun lokomotif işlevini yerine getiren Kulusan dışında o büyüklükte istihdam ve ekonomik katkı sağlayan birkaç işletme var. Bu işletmelerin haricinde Kulu’ daki işsizlik sorununa çözüm sağlayacak işletmeler de açılmadığı için ekonominin bel kemiğini yurt dışından gelen döviz oluşturmaktadır.
Kulu’da yerleşik olarak faaliyet gösteren küçük ve orta ölçekli işletmeler ve esnaflar bu durağanlığı ve sıkıntıları daha ciddi bir şekilde hissetmektedirler. Ve henüz dünyada global kriz oluşmamışken Kulu’ da bu sıkıntılar en az birkaç yıldır kademe kademe yaşanmaktaydı.
Avrupa Birliği’nde Avro döneminin başlaması ve Avrupa’daki işsizlik oranlarının bu süreç içerisinde yükselmesi önce oradaki hemşehrilerimizi ve ardından dolaylı olarak Kulu’daki bizleri ve esnafımızı etkiledi. Buna ilave olarak yurtiçinde Türk lirasının aşırı değerlenmesi ve buna mukabil dövizlerle arasındaki kur makasının daralması nedeniyle yurt dışında çalışan işçilerimizin döviz olarak getirdikleri paralar yurt içinde değer kaybetmiştir.
Dövizin yurt içindeki değerinin azalması nedeniyle Kulu’ da - ekonomik getiriden uzak/ ölü - yatırımlar yapmakta olan gurbetçilerimiz, geçmiş yıllarda yaptıklarına benzer yatırımlardan imtina ile kaçınmaya veya bunu kısma yoluna gitmişlerdir.
İlçemizin bir diğer ve önemli gelir kaynağı ise tarım. Her ne kadar ilçemizde modern tarım traktörleri ve aletleri yoğun olarak kullanılmasına karşın toprak aynı modernlik doğrultusunda verimli olarak kullanılmaktan uzak. Toprağın ve özellikle suyun verimsiz ve başına buyruk kullanılması nedeniyle yıllardır birikerek bu günlerde had safhaya ulaşan susuzluk nedeniyle ve karasal kuraklığın da etkisiyle, tarım alanlarından beklenilen gelirler elde edilemedi.
Zaten parasal olarak başta tarım ve yurtdışından gelen dövizin getirisiyle beslenen ilçemiz ekonomisi her iki desteğinden de belli bir noktadan sonra mahrum kalınca önce durağanlığa sonra ise gerilemeye uğramıştır.
Burada ortaya çıkan tabloda incelenmesi ve ders alınması gereken birkaç önemli husus vardır. En önemlisi iktisadi ve siyasi mekanizmanın müşterek çalışarak ilçemiz ekonomisini canlandırmak için başka kaynak arayışlarına çıkmasını gerektirmektedir.
Bir diğer husus ise iktisadi ve siyasi erklerle aynı paralellikte hareket edebilecek sivil toplum örgütlerinin kurulması veya hazır kurulu olan teşekkülerin canlandırılarak aktif hale getirilmesini gerektirmektedir.
İktisadi kanadı temsil eden Kulu’nun büyük işveren şirketleri ve küçük / orta ölçekli esnafı ve tarım / hayvancılıkla iştigal eden çiftçileri aynı tastan su içmekte ve bu susuzluğu – işsizlik, pahalılık ve nakit sıkıntısı - birlikte yaşamaktadırlar. Dolayısıyla siyası kanadı ve sivil toplum örgütlerini birlikte çalışmaya yönlendirecek olanlar yine bu kanattır.
İlçemizin ekonomik yapısallaşmasındaki en büyük tehdit kendini dövize bağımlı kılar hale getirmiş olmasıdır. Bu bağımlılığı ortadan kaldırmaya yönelik sanayileşme çalışmaları olmadığı sürece Kulu kendi kabuğundan dışarıya çıkamayacaktır.
