- Hadi tur keteyik, canım sıgıladı menim. Biraz gonuşurmuz…
- Kayerge ketiyikbiz ?
- Bilmeymen valla. Tabarmız bir cerler…
- Cayav mı şıgayık, arbaman ma ?
- Arbaman…
- Makas' ga keteyik istersen…
- Bolur.
Gulu ' dun işinde biraz tıs bette, avlesinde eki üy, bir aşene bolgan bir cerdeydiler. Aşenedin arkasında çeşitli ağaşlarman, bostanman yeşillengen üken bir bakşası bardı. Gene aynı aşenedin aldı anav eki üymen bir bolgan, aksine agaştın bolmadığı, topraktın hakim boldugu bir renkge sahip bolgan bir bakşaydı. Bu bakşa aynı zamanda colga şıgatandı. Üken üydün hemen savunda betondan yasalgan bir dinamo havuzu bardı. Havuzdun canında kızıl bir arba toktatılgandı. Bakşalardın hepsi bir koraman şevrilgen ama eki bakşa gene başka bir koraman ayrılgandı.
Eki cas üken üyden şardakga şıktılar. Konuşmadan ayakkablarını kiyip, şardaktan tömenge tüstüler. Üydün saibi bolgan cas, ketip bakşadın yeşil eki kanatlı kapısını aştı. Arabaga barıp mindi. Arkasından anav casta mindi. Arabadı şalıştırıp cürüdüler. Bakşadan şıgıp solga döndüler. Akırın ketibyatırı ediler. Olof Palme Parkı'nın canından geşip Angara - Gonya coluna şıktılar. Makas' ga taman ketiyatırıydılar.
Arbadı aydaytan cas radyodu aştı. Radyodun tüymesini şevirip bir carde karar kıldı. Müziktin sesi yüksek tuvdu. Caslardın ekövüde müzikti tınlabyatırdı, konuşmadılar. Ekovüde anca onsekiz, ondoguz yaşında edi. Ekövü de okuytandı. Lisedi bitirgendiler.
Arada birkaş kelime gonuşup Gulu'dun tısına kadar keldiler. Aslında gonuşuyakları köp şiyleri bardı ama gonuşuyak bişiyleri coktu… Arbadın işinde özlerinden kaynaklanmaytan bir suskunluk bardı. Belki havadan, belki pek sık bir araga kelmediklerinden belki de essaktan konuşuyak bişiyleri bolmadığı üşündü… Col boyu gonuştukları şiylerde sıradandı. Eki eldin tanışyıklarında gonuştukları konulardaydı…
- Ne etesin ?
- Ne bolsun işte, bilgenindey…
- Hı …
Makas'ga bardıklarında bir petrol istasyonuna kirdiler. İstasyondun turistik bolmasada, turistik boldugunu cazatan gocaman tabelalarıman donatılgan sıradan bir lokantası bardı. İşgerge kirdiler. Bir masa şeşip oturdular. Camdın kenarında, coldan geşgen arabalardı, ışıklarını köretandılar. Az sona bir garson keldi, siparişlerini alıp ketti. Ekövüde şay aytgandı. Şaylar kelgende hala havadan sudan konuşatandılar.
- Bizim balarman görüşesin me ?
- Yok, görüşmeymen. Ya sen ?
- Yok. Men de görüşmeymen.
Birbirlerinden soradıkları ballar, köyde akranları bolgan ama köyden ayrılıp ketgen ballardı. Zaten kimse kimsemen görüşmeytandı. Anca denk kelirlerse…
Köyde ilkokulda bile hepsi bir arada okumagandı. Kimi köyde, kimi de Gulu ' da okugandı. Akranlarının hepisi, hatırladıkları gadarıman heş bir zaman bir arada bolmagandı. Ne toylarda, ne bayramlarda… her seferinde bi ya da birkaşı bolmaytandı. Köbüsünün arasında aynı köylü bolmak tısında pek bir ortak nokta bile coktu. Tek ortak noktaları hep birbirlerinden uzakta galmak zorunda bolmalarıydı. Bir araga keldilermiydi birkaşı, az zaman sona gonuşuyak konu tabamaytandılar. Ama bunu da belli etmeytandılar. Gerşi bütün bunlar birbirlerini süymedikleri anlamına kelmeytandı. sadece cıllardır birbirlerinden uzak kalmadın akeldigi bir eksiklikti. Başka bişiy tuvdu ama az şiyde tuvdu…
Eki castın da aynı köylü bolmak tısında pek ortak noktaları coktu. Doğrusu ekövü de birbirlerinin neden hoşlanıp neden hoşlanmadıgını da bilmeytandı. Balalıkları ayrı geşgendi. Gene de pek ender bolsada bulay buluşatandılar. Bu hasret giderme de değildi. Kimbilir, belki oturdukları cerde arkadaşlarının bolmamasından da kaynaklanabilirdi.
Ayilelerinin boldugu cerlerde az kalganlardı ekövüde. Balalıklarının bir gısmı köyde bir azı Gulu' da, birazı da başka şeerlerde geşgendi. Bundan bolsa kerek, birbirlerine aytmasalar da , balalıgımız barabar geşti diyikleri arkadaşları bolmagandı. Özü oturdukları maallede bile birköp akranlarını tanımaytandılar. Halbuki O ballardın köbü özlerini tanıytandı. En azından '' tataroğlu'' dep biletandılar.
İşte bu calgızlıkları, özü köyünden bolgan arkadaşkarıman ne gadar az görüşsede gene de birbirlerine cakın bolmasını sağlaytandı. Ama kerşek bolgan her eki çevrede de işte bu menim şevrem diyemeytandılar.
Birbirlerine aytmadıkları bu garip duygularman bir masada karşılıklı oturgan şay işibyatırlardı. Ekovünün arasında hem bu gadar ortak nokta bardı hem de bu gadar farklılık bardı. Belki ekövünü birbirine tartatan şiy, ekövününde tabıldıkları , yaşadıkları ortamda tabamadıkları ait bolma duygusuydu. Özlerini bir cerge ait hissetmek istemeleri edi. Ekövüde farkına barmasalarda, o eksik yaşadıkları köylülüklerini, balalıklarını sagınatandılar. Köyde yaşayamadıkları balalıklarını şimdi bu cerde caslıklarında gonuşarak yaşamak isteytandılar. Bunu ekövüde tam olarak bilemeytandı ama kerşek bolgan bu masada ekövüde birbirine hem el hem de gardaşlıktı… zaten bunuheş kimsedin, özlerinin bile anlamasını beklemeytandılar.
Hep bir eksiklik duygusu bardı işlerinde. Bu duygu cakınlatıratandı birbirlerine. Ama bu duygudun özü de eksikti, anlatılamaytandı…
- Şay aruv boldu
- Hakkatten aruv boldu. Sahi eptek cedin me , bişiyler aytayık istersen ?
- Cok, savbol, cedim.Karnım tok… Sen ciyik bosan aytayık…
- Men de tokman. Bir cigare cagayım. Sen işmeysin kene demi ?
- İşmeymen…
- Valla en aruvünü etesin. Sözde mende taslıyadım ya kayerde ?...
Eki cas bir araga keldilermi, bu buluşmaları balalıklarından beri anca beş altı kez bolgandı, nogayşa gonuşma şalışatanlardı. Özlerini biraz da buga zorlaytandılar. Gonuşuyatırkende nogayşa baslap köbü kez türkçemen bitiretandılar. Farkına bardıkları zaman kületandılar…
- Eee, bir şay ta işesin me ? men işiyikmen.
- Olur içerim.
- Şaydın yanında bişiyler aytayık ma, pasta falan…
- Cok, boşver…
Ait boldukları köy farklı bir kültürge sahip edi. Kapalı bir toplum bolmasa bile şevresindeki köylerden farklı - farklı kültürden, adetlerden, tilden kelgen, farkında bolmadan ayrı bir aidiyetlik işeretan bu duygudu kene farkında bolmadan yaşaytan ve bu farklılıgından ötürü anav köylermen pek sıkı bağları bolmaytan bir köydü- ve ve kapalı sayılabilyik bir köydü.
Balalıklarında bu köyde köp yaşamasalarda, aynı kültürdün uzakta bolsada bir parşası boldukları üşün bu farklılıktı yaşadıkları her cerde hissetgenlerdi. Ama fark navdu, sadece hisetgenlerdi. Tamamen yaşamaganlardı. Zaten yaşadıkalrı şevrede de kimse bu farktı farkettiriyik bişiy etmegendi. Yani ne tıslama ne hor körme ne baska bir ayrım bolmagandı. Hoş yanı kimse farklı bolganlarını farketmeytandı. Sadece özleri, özü işlerinde hissetetandı…
Bu konuda tek sıkıntıları ait boldukları köyden uzakta yaşıyatırkende, o köyge ait bolduklarını bildikleri gadar ait bolmadıklarını da bilmelerinden kaynaklanatan bir tezattı. Bu tezat hayatlarını altüst etiyik bişiy tuvdu.Sıyakta sıradanlaşgan hayatlarını yaşaytandılar. Bu hayattın işinde zaten bunu hissetmeytandılar. Bu duygular özeldi… Bu duygular, sadece bu kültürge ait bolgan yaşangan olaylar, balalık anıları canlanganda ortaga şıkatandı. Birde balalıklarından beri tanıdıkları özü akranlarını körüp, gonuşmaga basladıkları zaman ortaga şıgatandı. Bir cerde yabancılaşganlardı özü kültürlerine … Bu tamamen özlerinin suşu tuvdu. Ekövününde aldına seşenekler salınsaydı, eki cas da tam olarak ait bolmadıkları ne özü kültürlerini ne de egemen kültürdü seşerlerdi…. Seşiyikleri şiy, şu an tam boldukları durumdu. Bu eki kültürden de bişiyler algandılar, ekövüne de sahip ediler ama ekövünüde sahiplenmeytandılar. Ekövüne de uzak hissetetandılar. Yaşamaga keldimi ekövünü birden ya da ayrı ayrı yaşayabiletandılar. Bu özlerinin seşimi tuvdu…
- Senin okul kaydiy ketedi, zor mu ?
- Zor. Bir köp latince kelime üyretediler. Hepsini aklında tutuyaksın, mıtmıyaksın… Hem zaten bölüm de zor. Köp şalışmam keregedi. Senin kaydiy ?
- Menim bek zor tuv. İdare etemiz bakalım…
- Hayırlısı …
- Eee, Gızlarman aran nası ? Bar mı şıktıgın birövü ya da ne bileyim ciddi bişiler…
- Bar ama sadece şıgamız… Şimdilik ciddi bişiy cok.
- Kaydiy yani ?
- Ya , sadece ekövümüzde hoşlanamız…
- Anladım. Aynı bölümde mi ?
- Ekövümüzde ayrı bölüm ama aynı binadamız. Senin bar mı ?
- Şimdi cok…
- Kayırlısı… dep masadın üstündeki paketten bir cigare şıkarıp caktı.Bir yaktanda karsındaki casga karaytandı.
Gözünde gözlügü, parlak beti, şekilli şenesimen insanga güven beretan bir görüntüsü bardı. Cas arada bir gözlügünü şıgarıp siletandı. Elleri narin, beyaz tenliydi. Közleri pek ulay şegik tuvdu. Şaşları uzun, dagınıktı. Üniversitedi üken bir şeerde okuytandı. Köyden bolupta üniversitege ketgen bek az castan birövüydü. Okudugu bölüm de golay tuvdu.
Selim közlerinin işine karap cigare işeten arkadaşına karap,
- N e boldu ?
- Bişiy bolmadı Selim…
- Ne bilyim susup, karap kaldın…
- Olaysına karadım dep küldü.
Selim' de sustu bişiy aytmadan.Özü ruhaliyetine taldı. Sonra birden,
- Kayzaman ketiyiksin okulga ?
- Şimdilik belli tuv. Biraz ta tagılırman bu cerde…
- Men heralde bürsügün ketermen.
- Dersler mi bar ?
- Vizeler keliyatırı, şalışmam kerek…
Birtta susup kaldılar bir an. Selim arbadın aşgışlarıman oynamaga basladı. Emrah'man ender görüşetandılar. Basını köterip Emrah' ga karadı. Esmer, kara şaşlı, hafif şegik közlü, şıgık elmacık kemikleri bardı. Betinin hatları cuvarlak sayılırdı. Şaşları uzun, tikdi. Geniş alnında şatık kasları bardı. Kemikli burnu betinde eğreti turatandaydı. Bir araga kelgende onun iş idünyasını merak etetandı bazen. Tuhaf bir düşünce yapısı bardı baladın. Sonra karadıgı balaga, Emrah'ga,
- Sıgıldın ma ? dep ayttı.
- Yoo…
- Sustun da…
- Düşünübyatırdım….
- Nedi ?
- Olaysına dedi Emrah.
- Köyge ketesinme heş ?
- Cangılarda ketmedim. Kimsede kalmadı zaten. En son bayramda ketgendim.
- Men de eki gün avel köydeydim. Gıdırmaga…
- Kaydiydi ?
- Bilgenindey işte… Değişgen bişiy cok. Kimse de cok…
- Anladım… Dedi Emrah ama anladıgı neydi tam bolarak bilmeytandı. Bildigi şiy , köyde kimsedin bolmadıgıydı. Tuhaf dedi özü özüne…
- Kimse kalmadı essaktan köyde.
- Valla olay..
Özlerinin aileleri de köyden Gulu' ga tasıngandı zamanında. Köyden uzak galdıkca insanlardan da uzak galganlardı. Uzaklaştıkca az da bolsa araga suvukluk kirgendi, mıtılbaga baslangandı bazı şiyler. Cengi ballar tuvgandı. Kişikiy ballar ükenlemege baslagandı. Tanımaytandılar köbünü. Bilgelerini de mıtmaga baslaganlardı. Hayatlarında birkaş kez körüp sona birtta heş körmedikleri ama atını esittikleri köylüleri bardı . Onlar iyice uzaklaşganlardı. Avelden köyden birövü üylendimiydi akasının üyüne cakın bir cerge üy salırdı. Aynı bakşa bolmasa bile cakın bolurdu. Onlardın balarıda üylendimiydi onlarda aynı harımda ya da cakın cerde otururlardı.Velhasıl kimse başka cerlerge ketmeytandı. Herkes birbirini tanır bilirdi.
Kayzaman para gullanılmaga baslandı, geşim sıgıntısı başladı. İşte o zaman köylerden şıkmaga basladılar. Köylüler basta ballarını şagalarını taslap şeerlerge sonra gavur memleketlerge ketmege basladılar.Bir zaman sona ballarını aketiler. Gerşi o zamanlar köyler hala kalabalıktı. Sonra ballar okumaga, caslar şalışmaga derken en son kartlarını da canlarına aldılar.Kimse kalmadı.
Ketmeyminen iş pitmeytandı.Kim kayerge ketgen bosa bir köp zorlukmunan karşılaştı. İş derti, para derti, til derti… Bunlar hep bilindik şiydi. Şeerge ketgende, gavurga ketgende bunlardı yaşagandı. Ama o zaman bilinmeytan ama köp sonra ortaga şıgıyak bolgan sıkıntılar bardı ki bunlar beş on sene sonra şıgmaga baslagandı. Bu sıgıntıdı herkestin farketmesi mümkün tuvdu. Bu sıgıntı şimdi bu cerde , eki castın karşılıklı oturdugu masada, ortada turup turuydu. Elmen ıslanır, közmen körülür bişiy tuvdu. Yürekmen hissedilip, düşüncemen tartılatan bişiydi… Atı kültürdü…
Köylüler köydeki yaşamlarına alıştıkları üşün kettiklkeri cerlerde hep bunun sıgıntısını yaşaganlardı farklı farklı dozlarda. Kimi köp kimi az…Ama bolgan hep aynı şiydi… Bardıkları cer eldi ve kimselerdi tanımaytandılar. Tanıdıkları bolsa bile köydeki muhabbetti tabamadılar. Köydekindey yaşayamadılar. O yer köy tuvdu.
Gayrı köy keride kalgandı. Cengi bir yerde cengi bir yaşamdın işinde özlerine bir cer aşmak üşün uğraşatandılar. Bir kültür şokuyu bolganlar… Kettikleri cerdeki egemen kültürmen özü kültüleri şatışatandı ve ceniliyik bolgan belliydi. Farkında bolmay yaşadıkları öz kültülerini bir eki on cılda mıtmaga basladılar. Asimile bolyatırlardı ve farkına barmaytandılar. Bir zaman sona o yaşamga alıstılar, özü kültülerini mıttılar. Farkına barmay ekövünü karıstırdılar. Eki külütdü karıstırıp özü özlerini teskin ettiler bilinşaltlarında… Aslında yaşadıkları şiy, yaşamak zorunda boldukları şiydi. Degiştiremezlerdi belki… Elde kalgan benliklerini korumadın ve yaşadıkları cerge alışmadın tek şartı buydu. Zaten heş bürövüde bunlardı düşünüyük durumda tuvdu.
En zor ve en caman yönü ise, köyde tuvda şu an yaşadıkları cerlerde tuvgan ballarının ükenlep, boldukları cerdeki egemen kültürmen yetişmeleriydi. Bir on sen sona aynı üyde eki hatta üş ayrı til konuşulmaga başlangandı. Türkiye'de yaşaganlar Türkçemen Nogayşadı, Gavurda bolganlar hem gavurşadı hem Türkçedi hem de Nogayşadı konuşmaga çalışatanlardı. Ballar nogayşadı anlap gonuşamaz sonra da heş anlamaz halge keldi. Anasıman babasıman anlaşamaz halde yasamaga çalıştılar. Üş ayrı kültürdün etkisi bardı üzerlerinde cük bolgan. Köbü özünü ne yaşadıgı ülkedin vatandaşı hissetebildi ne Türk ne de Nogay …
Bu turum Türkiye'de yaşaganlar üşün biraz ta golaydı ama turum heş değişmeytandı. Bu erezyon bu künlerge kadar keldi. Köylerde yaşaganlar bunu bu gadar hissetmediler. Kayzaman sıyaktaki akrabaları kelmemege, arada suvukluklar basladı o zaman farkettiler anca… Bu ayttıklarımız son otuz cılda ortaga şıktı.
Bu eki cas da aynı masada karşılıklı oturubyatırlardı ama beyinlerinin, düşüncelerinin dahlizlerinde, bilinşaltlarında bu yaşanganlardın terin izleri bardı. Belki birbirlerine garşı bu gadar sessiz bolmalarının sebebi bu caralı ruhlarından kaynaklanatandı. Onun üşün susubyatırıydılar. Sessizlikti Selim bızdı,
- Birer şay ta işeyik me ?
- Boşver ya, köp iştik…
- Ee, anlat yav, susasın boyuna…
- Ne bileyim, pek anlatyak bişiy yok. Bilirsin…
- Keteyik mi aşe ?
- Hadi tur, keteyik. Garasana köp gonuştuk zaten kelgen beri.
- Garson , hesap lütfen !...
Ö.Hakan BENLİ
07.03.2007
Antalya